Björk - Pagan Poetry
1 Comment
»
Zamanında yine bir yerlere şöyle bir tanım yapmıştım şarkıyla ilgili.
"İnsan tek bir dokunuşla birine aşık olabilir mi? O tek dokunuşla tüm ikilemleri yaşayabilir ve kendi canını yakabilir mi?
Bir el düşünün ki, tek dokunuşuyla sizin alfabenizle eşleşiyor, en derininizde yatanı buluyor; kapalı kapılar adında sakladıklarınızı büyük bir zevkle ortaya çıkarmanızı sağlayacak anahtara sahip. Nefes alıyorsunuz, yüzyıllık uykunuzdan uyanıyorsunuz. Onun üzerinden kendinize, herkesten, hatta kendinizden bile sakındıklarınıza ulaşıyorsunuz. Hemen ardından tüm dünyayı ilk kez apaçık görüyormuşçasına mutlu oluyorsunuz. Bir yandan ona sürekli dokunmak istemenin mutluluğu, bir yandan onu kaybetmemek gerekliliğinin tetiklediği bencilliğinizle boğuşuyorsunuz; korkuyla onu sarıp sarmalamak, kimseyle paylaşmamak istiyorsunuz; diğer yandan böyle bir mucizenin varolduğunu tüm dünyaya haykırmak...
Bu şarkı da o el gibi tek dokunuşuyla ötekiyle birleşmenin ilahi derinliğinin altında yatan şeyin bulaşıcı bir virüs gibi basit dokunuşlarda varolduğuna inandırıyor sizi. Sonra kimseyle paylaşmak istemiyorsunuz onu. İçinizde bir kutuya koyuyorsunuz. Nadiren yaşanan o eşleşme anlarında ötekiyle "tek" olmanın içinizdeki "ben"de yaratacağı ikilemleri öngörmeye çalışıp onu o kutudan çıkarıp, "bu sefer beni kendime saklayacağım" diyorsunuz Björk'le beraber. Ama o da diyor ya "but he makes me want to hurt myself again"... Bedene ve ruha işleyen her şey işte Björk'ün piercinglerinin daha onları görür görmez canımızı yakması gibi acıtıyor bizi her seferinde... İçiçe geçmenin baştan çıkartıcı sancısını hissediyoruz onlar üzerinden. Her seferinde daha da kötü ama her seferinde kendi acısına daha çok bağımlı kılarcasına...
O yüzden... Gerçekten sevmenin ne olduğunu anlatır bu şarkı; içine çekercesine, acısıyla, korkusuyla, coşkusuyla... Bütün olmanın verdiği mutluluğun karanlıklardan başladığını hissettikçe, onun karanlık yanlarının, başkalarının dehlizlerine neolursaolsun girmemiz için bizi nasıl yüreklendirdiğini gördükçe, insan daha da çok sevmek istiyor birilerini; o birilerinde kendini türlü işkencelerle eritircesine. ama hep bu şarkıyla, Björk'ün sesiyle."