Spritiualized - Broken Heart
Birkaç sene önce, canımın en çok yandığı zamanlara beni hazırlayan, bir nevi o dönemin habercisi ve o lanet dönem geçene kadar canım ağlamak istediğinde aklıma ilk gelen şarkıdır Broken Heart. Aklıma gelmesinin ardında yatan sebep, eğer bir şarkı içinde olduğum hissiyatı, vaziyeti bu kadar iyi anlatabiliyor ise, o zaman beni anlayan, başımı omzuna yaslayıp, sarılıp ağlayacağım ve içimi dökebileceğim kadar bana yakın olan bir dosttan farksızdır diye düşünmemdir herhalde. Hakikaten de sığınıyordum bu şarkıya. Acımı paylaşabildiğim tek mecra buydu. Acı dediğim de işte sevgilim vardı. Birbirimize "How Can You Mend a Broken Heart" yollayarak başladığımız ilişkimizin son safhalarıydı. Gerçi sevgilim miydi onu bile bilmiyorum. O şarkıdan kala kala "Broken Heart" kalmıştı. Ayrıldık, ki aslında zaten ne zaman beraberdik, falan filan. Ama evet canım yanıyordu. Bir tek ondan birkaç sene önce o kadar canım yanmıştı. Daha olmaz sanıyordum ama çok feci yanılmışım. Bu şarkının da etkisi yok değildi tabii o kadar üzülmemde. Dinlediğinizde veya eğer şimdi dinliyorsanız halihazırda, fark edersiniz ki şarkıya işlenmiş bir cenaze marşı motifi var başlangıçtan itibaren. Sözler başlayınca, yapılacak işleri ama bir de kırık bir kalbi olduğundan bahsediyor. "Sürekli ortalıkta wasted geziniyorum o kadar işin arasıda. Zaman verdiğimde seni unutacağım söylendi bana ama olmuyor" tandanslı cümleler eşliğinde o yaylılar insanın içini çizik çizik ediyor.
Tam da o ayrılığın sabahında şarkı kulağımda sabah işe gittiğimde, odada S.'yı gördüğüm anda önce gülümseyip sonra dayanamayıp boynuna sarılmam ve ağlamam da ("and I'm crying all the time, I have to keep it covered up with a smile") bu şarkının eseridir. Velhasıl can yakar. Bu yazıdan da şarkıyı sevmediğim için özensizce anlattığım fikrine kapılabilirsiniz ama her şeyin bir sebebi var. Anlatacak olsam burada, hem dinleyip hem okumaktan bileklerinizi kesersiniz. Hatta yine demişim ki bir yerde yine geçiştiren bir tonda:
"Spiritualized'ın Broken Heart'ı varken hangimiz çıkıp sapasağlamım diyebilir ki... İçi doldurulmuş bir hayvanın bile içini kırıklarla delik deşik edecek güçtedir; ki bu kadar vahşet Saw'da bile yok."
O kadar yazmama gerek kalmadan şu son alıntıyı koysaymışım her şey daha anlamlı olacakmış ama, neyse. Dinleyin işte.